12 Şubat 2016 Cuma

Kokurikozaka Kara (Tepedeki Ev)


1960'ların Japonyası'nda geçen hikayede Konan Lisesi öğrencisi ve kalabalık ailesinin en büyük kızı Umi, gemisi Kore Savaşı sırasında mayına çarpan babasının döneceğine dair ümidini kesmez ve bu nedenle her gün işaret amaçlı çift bayrağı evlerinin önündeki bayrak direğine çekmektedir. Bir yetişin edasıyla her zamanki rutin kahvaltı hazırlığını yapar ve okula koyulur. Öğle tatilinde arkadaşlarıyla yemeğini yediği sırada okul kuluplerinin çalışma yürüttüğü eski binanın yıkımına karşı yürütülen öğrenci hareketinin ortasında kalır, Duruma dikkat çekmek isteyen bir grup genç aykırı protesto için harekete geçer ve çatıya çıkan Shun okulun kapatılmış havuzuna atlar. Bir anlık şaşkınlığı sonrası yardım için koşan Umi ise elini tuttuğu gençle objektiflere yakalandığını anlar ve çocuğu gerisin geriye suya düşmesine neden olacak biçimde bırakır.


Kardeşinin ısrarı ile kulüp binasına adım attığında gördükleri karşısında fazlasıyla afallar. Tıklım tıklım ve pislik içindeki bir kümesi andıran bina Umi için tam bir umutsuz vakadır. Gazete köşesinde bir kez daha Shun ile karşılaşırlar. Zaten gördükleri andan itibaren birbirlerinden hoşlanmıştır. İkili, kulüp binasını kurtarmak için bütün güçleriyle çalışırlarken birbirlerine bağlanmaya başlar. Henüz bebekken anne ve babasını kaybetmiş ve şimdiki ailesi tarafından alınıp büyütülmüş olan Shun da, tıpkı Umi gibi Kore savaşının mağdurlarındandır. Arkadaşı ile beraber Umi'nin aile yemeğine davet edildiği gün evinde gördüğü bir fotoğrafla fark eder ki ortak noktaları sadece sevdiklerini savaşta yitirmiş olmaları değildir. Umi ise o günden sonra Shun'un aralarında yarattığı uçuruma bir anlam veremez ve bu durum içten içe genç kızın kalbini kırar.

Filmin insanı eskilere götüren havasında müzik büyük bir etmen kuşkusuz. Özellikle Teshima Aoi'nin seslendirdiği Sayonara No Natsu (Vedaların Yazı)'nın yarattığı nostaljik hava filme ayrı bir tat katıyor.