27 Ocak 2018 Cumartesi

Little Princess Sara (1985)

 

 
7 yaşındaki Sara Creve'ın hikayesi, 1. Dünya Savaşı'na katılmak üzere kendisini zengin aile çocuklarının devam ettiği yatılı okuluna bırakan maden sahibi varlıklı babasından ayrılmasıyla başlar. Londra'daki kabul edildiği bu okul genç hanımefendiler yetiştirmektedir. Ancak orduya katıldıktan bir süre sonra tam da Sara'nın doğum gününde babasının öldüğü haberi ulaşır. Paragöz okul müdiresi Bayan Minchin, taksitleri ödenmediği bahanesiyle Sara'nın okulda derslere girmesine izin vermez ve borcunun karşılığı olarak onu hizmetçi olarak çalışmaya zorlar. Başından beri kendisini kıskanan Kötü kalpli ve kıskanç tavırlar sergileyen Lavinia ona sürekli sorun çıkarır. Hayatı peri masalından kibritçi kız hikayesine dönüşen Sarah için yoksul hayata alışmak başlangıçta hiç de kolay olmaz. Ancak iyi kalpli ve sevecendir. Babasının döneceğine dair her zaman içinde taşıdığı umut zorluklara da göğüs germesini sağlar.

Çocukken okuduğum Kemalattin Tuğcu kitaplarından mıdır neden bu tür yapımları zevkle izlerdim. Sonraları bir çoğunun kitapları olduğunu öğrendiğimde sevindiğimi hatırlıyorum. O zamanlar şimdiki gibi gibi kitaplar kırpılıp kuş haline getirilerek yayınlanmıyordu. Orijinal hali ne uzunlukta ise okuyabiliyordunuz. Şimdi çocuklar okusun diye basılan kitaplar da kitap olmaktan çıkıyor. Bu yüzden halen arada sahaf gezip eski basımları bulurum umuduyla rafları tararım

 

Notlar:

- TRT'nin tatil ekranı kuşağında yayınlanan serinin aynı zamanda 1936 tarihli ve küçük oyuncusu Sherly Temple'ın yer aldığı bir sinema filmi de vardır. 1995'te bir kez daha beyaz perdeye aktarılmıştır. Yazarı; Frances Hodgson Burnett olan Sara'nın hikayesi ilk kez St. Nicholas Magazine'nde 1888'de yayınlanmıştır. Yazarın bilinen diğer eseleri yine bir anime uyarlaması Little Lord Fauntleroy (Küçük Lord)  ve Secrer Garden (Gizli Bahçe)'dir

- A Little Princess Sara, "World Masterpiece Theater"ın bir parçasıdır.

Saiunkoku Monogatari (2006)



Saiunkoku Monogatari yayınlandığı dönemde keyifle izlediğim bir yapımdı. Hatta en sevdiğim listesinde üst sıralara koymuştum. Ancak ikinci sezonu beklerken seriden bir şekilde soğuyuverdim. Ana karakterin bıcır bıcır konuşan gürültücü ve çocuksu dublajına dayanmak bir diğer katlanılmaz şeydi benim için. Sadece Seiran'ın geçmişindeki gizem nasıl çözülecek ve esas kız kime kalacak diye merakımdan animenin peşine düştüm ve yeniden izledim. Ancak ilki kadar zevk aldığımı söylemem zor.


Saiun İmparatorluğu'nda geçen hikayede; Kou Shuurei, asil bir aileye mensup bir kızdır. Ancak babasının kazancı oldukça azdır ve bu yüzden Shuurei, evin ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yerlerde çalışmaktadır. Ona, evin bakımında ayrıca Seiran da yardım etmektedir. Birgün, İmparatorun danışmanlarından biri Shuurei'nin evine, bir teklifle gelir. Yapacağı işin karşılığında 500 altın alacağını duyunca Shuurei hiç düşünmeden kabul eder. Teklife göre; Shuurei, İmparatorun karısı olacaktır ve İmparatoru, ülkeyi iyi yönetmesi için eğitecekdir. Seiran da, Shuurei ile birlikte askeriyeye katılır. İmparator, ülke işlerine hiç karışmamaktadır. Danışmaları bile onu, çoğu kez bulmakta zorlanmaktadır. Hele ki bir de İmparator'un gay olduğuna dair bir söylenti vardır ki bu Shuurei'nin içini rahatlatan tek şeydir. Çünkü; İmparator gay olduğu için kendisine dokunmayacaktır. 

Not: Tanıtım alıntıdır.