7 Kasım 2019 Perşembe

Violet Evergarden (2018)

Violet Evergarden (2018) Konusunda değil belki ama şu görselliğin içine girip yaşayabilsem, keşke beğendiğim her animede şu tasarımı görebilsem dediği yapımdır. Alternatif bir dünyada geçer. (1.Dünya Savaşı devri atmosferi hakimdir.) Bana göre göz alıcı muhteşem görsel ziyafeti ve kırılgan hikayesiyle uzun zamandır izlediğim en iyi seriyi tanıtmak için aslında çok geç kalmışım. Ancak hayat koşuşturması içinde izledikten sonra nedense unutup gitmişim. Sinema filmleri İnternete düşünce yazı paylaşmadığımı fark ettim.
 

Büyük Savaş dört yıllık uzun bir çatışmanın ardından bittiğinde Telesis kıtasında hayat normale dönmeye başlamış gibidir. Çocuk yaşta bir savaş silahı olarak eğitilen ve askeri geçmişe sahip soylu bir ailenin büyük oğlu tarafından eve getirilen Violet, O'nun erkek kardeşi Binbaşı Gilbert'ın himayesine bırakıldığında adı bile olmayan, duygudan yoksun, bir insandan çok yabani bir yaratık gibidir. Binbaşı Gilbert emirlerin önüne geçemeyeceğini ve O'nun başkaları tarafından çizilmiş kaderini değiştiremeyeceğini farkındadır. Hatta öyle ki zaman zaman kıza yapmak zorunda bıraktığı dehşet verici şeyler kendi ruhunu da yaralamaktadır. Öte yandan Violet için kendisini bir araç ve silah dışında insan yerine koyan genç adam dünyasının merkezi kaline gelmiştir. Savaşı bitirecek son çatışmalardan birinde Violet ağır saldırı altında vurulan binbaşıyı kaybeder ve ciddi şekilde yaralanır. 
 

Haftalar sonra bir hastane odasında uyanır. Uzun bir iyileşme sürecinden sonra Gilbert’in yakın arkadaşı Albay Hodgins, O'nu alır. Binbaşının son isteğini yerine getirerek koruyucusu olacak ailenin yanına, Evergarden'lara götürür. Ancak Violet orada kalmak istemez. Sözleri sert, yalın ve hatta biraz duygudan yoksun gibidir. Aslında bu daha çok normal bir insan gibi yaşamayı bilmeyişindendir. Onu gördüğü son gün Binbaşı Gilbert'in söylediği ve ne kastetiğini bilmediği sözlerin anlamını çözmek zorundadır. Bu nedenle Evergarden'larla yaşamak yerine Albay Hodgins'in şirketi CH Postahanesi'nde çalışmaya seçer. Burada insanların düşüncelerini ve duygularını daktilo yardımı ile kağıda aktaran bir "Otomatik Anı Kuklası" olarak çalışmaya başlar. (Bizdeki karşılığı mektup yazmanlığı olarak düşünülebilir.)
 

Hikaye bahsi geçen şehir ve ülke adlarından yola çıkarak fantastik bir dünyada kurgulanmış görünse de bana daha çok 1. Dünya Savaşı'na alternatif bir evren tasarlanmış hissini uyandırdı Ağır tempoda ilerleyen ancak duygusal yoğunluğu ağır basan bir tarafı var. Açıkçası ilk izlediğimde öyle göklere çıkartıldığı kadar "wow" dedirmemiş hatta bu kadar güzel görselliği varken hikaye ne garip, harcanmış demiştim. Ve ilk izlenimimi ikincisinde değiştiren pek animeye de denk gelmem. Bu anime o nadir örneklerden biri oldu benim için. Konulara ince dokunuşlar yapan sağlam bir duygu akışı sunuyor izleyiciye. Dönem hikayelerini seviyorsanız ve duygusal modda bir şeylere kaymak isterseniz tam da size göre olabilir.


Not: Seri hatırı sayılır bir izleyici kitlesi bulunca iki devam filmi geldi. İlki Violet Evergarden Gaiden Light Novel'de alınmış. İkinci film final niteliğinde ve birçok soruya cevap bulmamızı sağlıyor. Ancak bence bu filmden önce bir Gaiden serisi yapılmalıydı. Hikayenin devam etme durumu kalmadı.

Filmler hakkında bilgi almak için editörü olduğum sitedeki yazdığım tanıtımlara göz atabilirsiniz.
 


0 comments:

Yorum Gönder

Lütfen nazik olalım. Yazım kurallarına dikkat edelim. (Klavye aziziliği olabilir az da olsa:)