12 Kasım 2024 Salı

Editör Emeraude Hangi Animeleri Sevmez?

Bir süredir sosyal medya platformlarının nostalji, vintage sayfalarını takibe alınca yayınlanmış eski yeni bir sürü şey akışa düşer oldu. Eskiden günümüze neler kaldı, neleri artık izlemiyorum derken bu başlığı açmak aklıma geldi. Görünen o ki çürükleri seçmeyi sizin adınıza yapıp iş edinmiş oldum. Düşününce yalnızca paylaşmaya değer gördüklerim değil şu ana kadar izlediğim her yapımı yazıya dökmüş olsam yüzlerce başlık açmam gerekirdi. Kaldı ki birçoğu bana birşey ifade etmiyorken onların blogda yer işgal etmesinin anlamı  yoktu. Şu aralar üretilen bazı remaklerin dijital platformlarda üst sıralara yerleştiği yönünde yazılara denk gelince ben de eskiden pek çok nedene bağlı olarak hiç sevmediğim ya da yıllar içinde fikrimi bu yönde değiştiren animeleri düşündüm. Haliyle bu başlığı açıp bir şeyler yazmak için sebep oluştu.

Emeraude anime seçimlerinde konu, estetik, kalite ve tasarım her zaman seçimde belirleyici unsurdu. Sanırım ben hep böyle biriydim. Tercihlerimde onların dışına çıkmışsam mecburiyet ve çoğu zaman ortamdaki anime yokluğundandı. Tv'den aradığını bulamayanların kaçış noktası paralı dijital platformaldan önce torrentler ya da dosya paylaşımı sağlayan web sayfalarıydı. 2000'li yıllarla birlikte depolama imkanının doğması ve internet ortamında kişilerin sitelerine koyduğu şeyler sayesinde ben de izlemek istediğim yapımlara ya da keşif niteliğinde birçok içeriğe erişebildim. Yukarıda belirttiğim gibi animelerde temiz konu, tasarımda kalite ve estetik,  her zaman seçimde belirleyici unsurdu. Ancak hiç bilmediğiniz yapımlara ulaşılabilirliğin kolaylaşması bir artı iken daha önce izlemediğim için habersiz olduğum tehlikeli içerikleri görmek de demekti. Hatta sakıncalı unsurlar bir çoğunda vardı ve cımbızlamak gibi bir şansım yoktu. Sonuçta zamanla onlardaki sorunsalı "farkındalıkla" aştım ve verebileceği zarardan kendimi koruyabildim. Tabi bunu yapabilmek için o bilincine sahip olabilmek de gerekiyordu.

Aslında tv ekranlarında az da olsa anime sektöründeki değişimi görebilmek mümkündü. Tasarımlarının farklılaşması 90'ların ikinci yarısıyla başladı. Renki saçlar, orantısız bedenler derken daha açıktan çarpık ilişkili LGBT vs. ile herşey çığırından çıktı. Saf ve normali bulmak tüm bu iğretiliğin içinde iyice zorlaştı.

 Gelelim Emeraude'un izlemediklerine:

Çin ve Kore Elinden Çıkan Animeler:

Bu konu tercih meselesi. Eleştirmek de kimsenin haddi değil kanımca. Özellikle seçicilik ve kaliteden bir haber yeni yetmeler haddini bilmeli. Denemelerim oldu. Özellikle popüler Donghua, Douluo Dalu gibi Çin üretimi çizgi filmlerde her şeyden önce yapım kalitesizliği göze batıyor. Galiba çocukluğumda izlediğim Jackie Chan hariç bu ülkenin dizi ve filmleri de bana hiçbir zaman hitap etmiyor. Aynı şekilde Winter Sonata, Lookism ya da DOTA: Dragon’s Blood Kore yapımlarını da denedim. Dizlerini sevsem de çizgi film sektörü onların işi değil. Berbat tasarımları ve konuları var.
 
 

Japonya'nın Fransa gibi Dış Ülkelerle Ortaklık yaptığı Animeler:

Avatar, Esteban: Mysterious Cities of Gold, L'ecole Des Champions ya da çocukken yayınlanan ve barındırığı korku öğeleri nedeniyle bence kesinlikle çocuklara uygun olmayan  Clémentine gibi çakma anime yapımlar.

 

Karakter Tarzı, Genel Tasarımı Nedeniyle Asla İzlemeyeceğim Yapımlar:

Yıllar içinde konusuna hiç ısınamadığınız ya da başta sevmişken ilerledikçe anlamsızlaşan içi boş yapımlara illaki denk gelmişsinizdir. Benim açımdan artık her yıl yayınlanan seriler içinden izleme listemde girenler artık yok denecek kadar azaldı. Günümüz tüketim çöplüğü için üretilen Goblin Slayers, Rosario to Vampire, Anohana, Diabolik Lovers, Btooom, Fairy Tale, K-On, Highschool of the Dead, Chobits, School Days, Kamen No Maid Guy, Special A,  My Hero Academia, Deadman Wonderland, The Seven Deadly Sins, Raise wa Tanin ga Ii ya da şimdilerin İsekai anime furyasından Arifureta Shokugyou de Sekai Saikyou gibi birçoğu ergen işi, saçma senaryolar içeren, yazsam satırlar dolduracak sayıda fazla yapım var. 

 

Dragon Ball:

Ülke ekranında 90'larda (şimdilerin hükumet ağzı propaganda kanalı haline gelmiş görünen!) bir özel televizyonunda yayınlanırdı. Oturup bir bölümü tamamlamış mıyımdır? Sanmam. Çünkü zerre sevmezdim. Ana karakterin çevresinde dolanan Bulma adlı mavi saçlı kız ile büyükbaba tipli biri vardı. Belden aşağı cinsellik vurgusu hiçbir bölümde eksik olmazdı. 

Yaşlı adam "pedofoli" kafasının ürünüydü kanımca. Çünkü ağzının suyunu akıtan kızlar 14-15 yaşlarında ya var ya yoktu. Tüm cinsellik barındıran konular komedi ile soslanmış şekilde lanse edilerek verilirdi ki tam da bizim Recep İvedik kafasındaki ülke insanının ayılıp bayılacağı cinstendi. Çizimler zaten berbattı. Serinin yıllar içinde böylesi geniş bir hayran kitlesi edinmesine hala anlam veremem. (İmaj aramalarında safe search seçeneği çıktı! Siz anlayın artık ne denli arıza olduğunu!)


One Piece:

Yanımıyorsam ülkemizde tv kanallarının konu çocuk programları olunca iyice belirginleşen saçmalama, konusuna bakmaksızın alıp yayınlama şeklindeki özensizliğe en belirgin örneklerinden biridir. Yapıma konulan isimde kendini belli eder. Lastik Çocuk adı ile yayınlanmıştır. Diyelim ki karakter bu özellikleri taşıyor, peki seriyi ifade ediyor muydu bu tanım? (Lady Oscar'ın "Küçük Kız" adıyla yayınlanması gibi!)

Daha çok korsanları çağrıştıran görüntüler hatırlıyorum. Tasarım ve karakter çiziminden başlayarak zerre hoşlanmadığım ve izlemeden direkt geçtiğim bir yapımdı. Nedendir bilmem fazlasıyla seveni vardır. Ayrıca uzun bölümler boyunca devam etmiştir.


Pokemon, Digimon, Yu-Gi-Oh, Beyblade ve Türevleri

Kart oyunları furyasını da beraberinde getiren yapımlardı. Özellikle Pokemon için, tıp literatürne de giren bir sendroma neden olduğu söylentisiyle birlikte pek çok ülkede yasaklandı. Peki ülkemizin sorumlu yayın anlayışına sahip tv kanalları tüm bunlar olurken ne yaptı? Her zaman ki gibi tık yok! Ülke çocuklarını düşünen kim ki? Kızların ilgi duyup duymadığını bilemeyeceğim. Daha çok Shounen tarzı yansıttığı için zaten erkeklere hitap ediyordu. Hala anlamam. Bu yapımların nesi bu kadar sevildi. Eh hedef kitlesi çocuklarken çok da şaşırtıcı değildi belkide.
 
 
JoJo's Bizarre Adventure:  

Konuyu bilemeyeceğim. Neden bu kadar seveni var hiç anlayamayacağım bir seri. Çizimler berbat. O nasıl bir tasarım? Şaka mısınız diye sorasım gelir manga çizerlerine? Konusunun da öyle muhteşem bir yanı yok. Sahip oldukları eşsiz güçleri kullanarak doğaüstü düşmanları yenebileceklerini keşfeden Joestar ailesinin hikâyesini anlatmaktadır. Eeee? Nesi cazip? Biri beni aydınlatsın.

 

Ranma ½ ve Urusei Yatsura.

Örnek vereceğim iki seri sevdiğim yapımları da olan mangaka Rumiko Takashashi  elinde çıkan  Ranma ½ ve Urusei Yatsura. Günümüzde her ikisinin de yeni versiyonları boy gösteriyor olsa da benim açımdan tam bir hayal kırıklığıdır. (Yenilerine de baktım) İçeriklerindeki komedi unsurları çoğunlukla anlamsız ve aptalcadır. Şahsen yeniden yapılır mı diye beklediğim birçok eski anime var ama nedendir bilinmez yapımcılar gidip bunlar gibi saçmalıkları tercih ediyor! Şaka gibi!  Eh yayın platformunun LGBT seviciliğini ve neredeyse her yapımında propagandasını yaptığını düşünürsek şaşırmamamız gerek! Hatta çoğu zaman bana normal içerikler var mı ki orada dedirtir. Birde bunlara para verip üye olan ülke insanına ne demeli?

Ranma'da  ana erkek karakter Ranma Saotome su ile temas edince kıza dönüşmekte. Arıza da burada başlıyor. Hanımefendiye dönüşünce utanma duygusu, vücudunu sergilememe gibi olası beklenen davranışların yerinde yeller esiyor!!!! (Erkek olunca utanma duygusu oluyor da kıza dönüşünce nereye gidiyor o duygu?) Yanında servis edilen diğer karakterler de boş ve anlamsızdırlar. Söz gelimi birileri birilerine yanıktır. Ama esas karakterlere gelince tık yoktur. Bölümler boyunca sonuç beklersiniz. Kocaman bir zaman kaybıdır.

Urusei Yatsura'da ise ana karakter tipin öyle albenisi falan da yoktur ama tam bir womenizer'dır. Karaktersizliği en üst seviyeye taşır. Konusu da berbattır zaten. Dünya uzaylı işgali ile karşı karşıya kalmıştır. Uzaylıların lideri tamamen absürd ve salakça bir nedenle dünyadan seçtikleriyle biriyle kapışmak ve sonucu halinde işgal ya da gitmek arasında seçim yapacaktır. Seri boyunca aynı bikini ile ortalıkta gezinen Lum ise kızıdır ve kendi taraflarının temsilcisidir. İki kez izlemeyi denedim. Bu denli anlamsız olabilirdi herhalde!!!!


Çarpık İlişki Barındıran, Büyük Göğüslerin Sergilendiği, Hizmetçi temalı Yapımlar 

Animeleri sevmem ayrı konu ama bu anime sektöründe yıllardır insanlığa (hatta başlangıçta çoğu zaman "subliminal" mesaj yoluyla) servis edilen sayısız çarpıklıklığı görmezden geldiğim ya da normalleştirdiğim anlamına gelmiyor. Ne yazık ki her geçen gün durum daha da kötüleşip tehlikeli bir hal alıyor. Aşağıdaki yer alan görseli "çizgi filmler çocuklar içindir" anlayışındaki ülke insanına dikkat çekmek için koydum. Özellikle anime izleyen çocuklarınız varsa bir zahmet uyumayınız. Her yaş gurubu iyi ile kötü ayırımını ya da süzgeçten geçirme becersini sergileyemez. Aileler çocukları ve gençleri internet ortamına özgürce salarken ya da anime izliyorsa neleri takip ediyor dikkat etmeli. Sınır koymak geri kafalılık değil gerekliliktir.

Animelerde sapkınlığın günümüzde bu denli normalleşmesine zemin hazırlayan, yozlaşma ve dejenerasyonun en büyük mimarları kimdir derseniz  "çoğumuzun" iyi, hoş, akıllı, insana saygılı toplum olarak kabul ettiği Japonlarları zirveye yerleştirebilirsiniz. Açıkçası ben bu kadar gelişmiş bir toplumun nasıl olup da kendini ve dünyayı "bilinçli bir şekilde" bu hale getirebildiğini anlamakta zorlanıyorum. Eskiden özellikle dil geliştirmek isteyenlere alt-yazılı anime önerirdim. Şahsen bu noktada artık tavsiyesi vermeyi bıraktım. Çünkü satır arası bile tehlike saçıyor. Eğer önereceksem kılı kırk yarararak yapıyorum! Hele çocuğuna soruyorsa cevabım ya eski seriler ya da izletmeyin demek oluyor.

Tabi her şey birden bire olmadı. Japonya'da 80'lerden itibaren özellikle Tv'den çok Video piyasasına servis edilen ve korku, cinsellik, şiddet, ya da direkt +18'lik konular içeren film ve kısa bölümlü ova animeler ortaya çıkmaya başladı. Ülkemizde ise 80'li ve 90'lı yıllar neyse ki işin o boyutunu kimse farkında değildi. Tekrar yayını anime furyasında üç beş yeni yapım seriyi anca görebiliyorduk. Kanımca bu durum kesinlikle bizler için büyük şanstı. 

Alın Size Bir Tutam Şiddet...

Tabi süreç devam ederken Japonyadan dünyaya yayılan içeriklerdeki sakıncalı şeylerin dozu her geçen gün arttırıldı. Öyle ki günümüzde benim gibi yıllardır sektörü takip edenler için "normalleştirildi" desem herhalde yanlış söylemiş olmam. Şurası kesin ki 50 yıl boyunca sürdürülen ve ahlaki dejenerasyon için yapılan "yıkım" projesine gösterilen "olağanüstü çaba" sonuç verdi ve tam da istedikleri gibi oldu. (Yazı için görsel arama sürecim 20 dakika. Şaka gibi!!! Öyle görüntülere denk geldim ki midem bulandı. Ülkemde biliyorum ki anne ve babaların % 90'ı çocuklarının eline verdikleri "İnternet tehlikesinden" bir haber yaşıyor!!!!)

En basitinden başlarsak "hafif" şeklinde "nitelendirilip" daha masummuş gibi algı yaratılarak üretilen ancak bolca cinsellik ve s.x çağrıştıran temalarla harmanlanmış sayısız yapım vardır. Çoğu zaman izleyiciye aptallaşmış yüz ifadeleri eşliğinde "Ergen çocuk büyük göğüslü kadınları görünce hormonları coşup "sünger beyinli" birine dönüşüyor dedirtir. City Hunter'da ana karakter Ryo Saeba, Dedektif Conan'da Mouri Kogoro gibi kadın düşkünü, karşı cinse ağzı sulanan, zampara erkek imajı komedi unsurlarıyla sunulur.

Chobits

İçeriğinde eğer cinsellik vurgusu, dahası "subliminal" mesaj gizlenen en bilindik anime teması itaatkar "kadın" modelini resmeden "Hizmetçi" ve sevimli imajına sıkıştırılan Tavşan Kız'dır. Erotizm barındıran sakıncalı +18'lik animelerde sıklıkla kullanlanılır. Mini etek, uzun çoraplar, büyük göğüsler bolca servis edilir. Bir diğeri çocuksu seslendirmeler eşliğinde Lolita tarzı kıyafet stili içinde Kawai (Yani sevimli, şirin!) diye sunulan kız karakterlerdir.! Oysa arka planda bolca pedofili sapıklığı vardır.

Resimdeki sarışın karakter de "kadın" dır.

Yaş sınırına bakılmaksızın üretilmiş ve LGBT ile soslanmış ensest ilişkiler (aynı cinsiyettekilerin birbirine duyduğu aşk!) ile "öz kardeşlerin!" birbirlerini sevmeleri gibi! çarpık aşk ilişkileri günümüz animelerinde artık öylesine normalleştirilmiştir ki temiz, kaliteli konuları işleyen yapımları aramak için çöplüğün içinden  bulup cımbızla çıkarmanız gerekir. Evet günümüzde animelerin dönüştüğü şey tam olarak budur! O yüzden bizler yine de eskileri yad ederiz. Çünkü en azından konular daha izlenir düzeydeydi.

 

NOT: Seriler hatırlandıkça yazı genişletilecek.



9 Kasım 2024 Cumartesi

The Venus Wars (1989)

 

Orijinal Adı: The Venus Wars

Japonca Adı: Venus Senki / ヴィーナス戦記

Yapım Yılı: 1989

Türkiye Yayın Kanalı: Yayınlanmadı

Film: 102 Dakika

Tür:  Bilimkurgu, Uzay, Askeri, Romantizm 
 

Anime filmleri arşivimde neredeyse izlemediğim yapım yok. Ancak ne yazık ki sinema başlığını çok daha sonra açmış bulundum. E her şey de iki üç kez izlenecek ölçüde güzel olmayınca onları içeren yazılar seriler kadar uzun bir liste tutmuyor. Bu filmin yeniden kadrajıma girmesi ise tesadüftü. 1080p kalitede versiyonuna denk gelince neydi ki şunun hikayesi diyerek başladım. Gelelim konusuna:

2003 yılında, Apollon kuyruklu yıldızı Venüs'e çarpar ve atmosfer yapısını yaşanır hale getiren bir dizi değişim olur.  4 yıl sonra ilk kolonilazasyon grubu dünyadan ayrılmış  2012'de kolonileştirme süreci başlamıştır. 2089 yılına gelindiğinde Venüs milyonlarca nüfusa sahiptir. Kuzeyde Ishtar kıtası ve güneyinde Aphrodia kıtası adıyla kurulan iki ayrı ulus devletli bir yapıya bürünmüştür. 

Dünya'da görevli muhabir olan Susan Sommers, kendisine sağlam bir kariyer getireceğini umduğu haber avı için iki ülke arasında yaşanan askeri gerilimi yerinde görmek üzere gezegene gelir. Ancak daha girişte sıkı bir aramaya maruz kalır ve tüm muhabirlik malzemelerine el konur. Sommers,  pek tekin görünmeyen bardaki bağlantısı sayesinde yeni bir kamera ve kayıt cihazı edinir. Mekandakiler televizyon ekranına kilitlense de yabancı kadın bazılarının merakını cezbetmiştir.

Gezegende üzerine bahisler oynanan ve katılımcılar için ciddi tehlike olabilecek Omnicycle motor yarışları düzenlenmektedir. Katil Komandolar adını verdikleri ekibin üyesi Hiro, yaşam tarzı ve takıldığı insanlar serseri takımı gibi görünse de hayatını bu işe adamıştır. İşte tam da o gün General Donner liderliğindeki Ishtar güçleri Aphrodia'nın başkenti Io'yı işgal  etmek üzere füzeler ateşler ve kara birliklerini harekete geçirir. Saldırı ve kuşatma sadece bir gün sürer ve kent teslim olur. Yeni yönetimin koyduğu katı kuralların gölgesinde yaşamlarını sürdürmek kolay değildir. Nihayetinde Hiro ve arkadaşları üstün sürüş becerilerinin sağladığı avantajla zırhlı tanklara karşı kendilerini işgale direnen grubun birer üyesi olarak bulurlar.

Editör yorumu:

Eğer başlangıçta hikayenin Venus'te geçtiğini bilmiyor olsaydık film çoğunlukla kara çatışmalarından kullanılan seksenlerin teknolojisinde kalmış  araçlardan öteye gitmiyor ve izleyicide vasat ve yavan sunulmuş kurgu hissi yaşatıyor. Tabii yapım yılını düşünürsek konu zamanında sevilmiş ama beni çok  cezbetti diyemem.

NOTLAR:

- Filmin müzikleri Joe Hisaishi'ye ait.

- Filmin içinde yer alan şarkılar:

Kapanış Şarkısı: "Asu e no Kaze" (明日への風) Performans: George Yanagi (Üniversite dönemi bu şarkı mp3'mün vazgeçilmeziydi.)
 
İç Şarkı 1: "Shakunetsu no Circuit" (灼熱のサーキット) Performans: Eiko Yamane
İç Şarkı 2: "Venus no Kaze" (ヴイナスの風) Performans: Taku Kitahara


6 Kasım 2024 Çarşamba

The Boy and The Heron (2023)

Orijinal Adı:The Boy and The Heron

Alternatif Adları: How Do You Live? / Kimi-tachi wa Dō Ikiru ka

Türkçe Adı:Çocuk ve Balıkçıl

Yapım Yılı: 2023

Türkiye Yayın Kanalı: Yayınlanmadı / Sinemalarda Yayınlandı

Filmin Süresi: 125 dakika

Kaynağı:  Kitap (Yazar: Genzaburō Yoshino) 

Kaynağını yazar Genzaburō Yoshino'nun 1937 yılında basılan How Do You Live? adlı romandan alan ve senaryosu Hayao Miyazaki’nin kaleme alıp torununa ithaf ettiği son filmi Çocuk ve Balıkçıl yönetmenin emeklilik denemesini sonlandıran son çalışmasıdır. 

İkinci Dünya Savaşı sırasında annesini kaybetmesinin gölgesinde büyüme sancıları içindeki Mahito’nın bir yandan devam eden yas sürecinde ayakta kalmaya çalışırken diğer yandan yeniden üstelik çok da uzak olmayan biriyle, teyzesiyle evlenen babasının evine taşındıktan sonra yeni hayatına adapte olma sürecini izleriz. Özellikle hastanenin yok olduğu o yangın sahnesi bize atom bombasının erittiği bedenleri hatırlatır ki delikanlının kabuslarının merkezinde yer alır, yaralı ve yalnız kalmış ruhunu kanatır.

Konunun temelini oluşturan balıkçıl tuhaf, kötücül hatta tekinsiz sayılabilecek kindar bir yaratıktır. Uzun bir süreçte yaratığın derdi ne ki böyle davranıyor diye sorgularız... Bir diğer unsur gizemli eski kaledir. Mahito annesinin çocukluğuyla, konaktaki ninelerden birinin gençliğiyle, kalenin mimarı büyük büyük amcasıyla karşılaşır. Hatta Mahito’nun annesi de bir zamanlar oraya girmiş, dışarının zamanıyla bir sene boyunca orada kalmış, sonra hiçbir şey hatırlamayarak geri dönmüştür. Ancak kıskaç hissi yaratan mekanda zaman farklı akmakta her şey her yerde aynı anda gerçekleşmektedir.

Editör Yorumu:

Miyazaki'nin sinematografisine aşina olsam da The Boy and The Heron zaman içinde yönetmenin duygu ve düşüncelerini aktarma adına seçtiği yolda benim açımdan konu örgüsü ve bunu aktarım tarzı bağlamında şu ana kadar ki en karmaşık işleyişini uyguladığı anime hissini uyandıran yapımı oldu. Durulduğu dönemden itibaren filmi merak ve heyecanla bekledim ama neden bilmem yavan bir tat bıraktı.

NOT:

- Filmdeki toplu halde dolaşan o nineler bana bütün Miyazaki filmlerinde kendilerine rastladığımızı düşündürdü.

- The Boy and The Heron film 96.Akademi Ödüllerinde En iyi Animasyon Oscar'ını kazandı.

- Japonya'da 85 milyon doların üzerinde hasılat elde eden filmi, Kuzey Amerika'da 11 milyon dolara yaklaşan hasılatıyla rekor bir açılış yapmıştı.

- Filmin müzikleri yönetmenin sıkça çalışmayı seçtiği Joe Hisaishi'ye ait. 

 

 

Mahoutsukai no Yome (2017)

Orijinal Adı: Mahoutsukai no Yome

İngilizce Adı: The Ancient Magus Bride

Yapım Yılı: 2017-? (Devam Ediyor)

Türkiye Yayın Kanalı: Yayınlanmadı

Bölüm Sayısı: 2 Sezon 58 +3'er bölümlük 2 OAV +1 ONA

Kaynağı:  Manga (Mangaka: Kore Yamazaki) / Devam Ediyor

Chise Hatori babası küçük kardeşini alıp evden gittikten sonra annesi de intihar etmiş, tüm kayıpların yarattığı acı ve yoklukla hayatından vazgeçmiştir. Her nasılsa kendini boynundan kelepçelenerek zincirlenmiş halde bir açık arttırmada bulur. Biçilen fiyat için alıcılar teklif vermeye başladığında kalabalıkta fısıltılar dolaşır. Beklenmedik bir katılımcı tüm taleplerin üzerinde bir miktar söyleyip herkesin hevesini kursağında bırakır.  

Chise alıcısının ünlü ve güçlü büyücü Elias Ainsworth olduğunu öğrenir. Kendisinden "paranın karşılığında" ne isteneceğini bilinmezliği eşliğinde Londra'dan uzak sakin bir bölgeye büyüsel ışınlanma türü yolculuk yaparlar. Taşrada huzurlu bir eve girdiklerinde  Elias Ainsworth tasması çıkarır. Chise adam tarafından yetiştirilmek üzere "büyücü çırağı" olarak alındığını öğrenir. Dahası gelecekte büyücü ondan "Gelini" olmasını beklemektedir...

 

Editör Yorumu:

Bir dönem hayli popüler olan ve üst sıralarda yer alan bir anime serisi Mahoutsukai no Yome. Bu da devamını getirmiş ve yan hikayelerle zenginleşmiş. Eksik kalan tarafı halen mangasının devam ediyor oluşu. İzleyici kitlesini kaybetmezse devam edebilir ama final için ne kadar beklemek gerekir? Artık uzun vade işlere ne zaman lüksüm ne de sabrım var.

Arka plan çizimlerindeki estetiğin karakterlerde de aynı ölçüde yansıtılmasını beklerdim. Kötü değil ama daha iyi olabilirdi. 


NOT:

Manga serisi ülkemizde "Büyücü'nün Gelini" adı İle Türkçeye kazandırılan mangalardan biri. Kaç cildi çıkmış bilmiyorum. Merak edenler araştırıp öğrenir zaten. Şahsen artık raflarda manga görebildiğim için mutluyum. Ama benim jenerasyonuma ait hiçbir şey şimdilerde popüler değil. Günümüz mangaları da beni cezbetmiyor. Şu ortam 20-25 yıl önce olsa ne vardı? Ah ah!


19 Ekim 2024 Cumartesi

SDF Macross Flashback 2012 (1987) (OVA)

Orijinal Adı: The Super Dimension Fortress Macross: Flashback 2012

Yapım Yılı: 1987

Türkiye Yayın Kanalı: Yayınlanmadı

OVA Bölüm Sayısı: 1

Süre: 30 Dakika

Tür:  Müzik (Video Klip)
 
 

Macross'la yatıp Macross'la kalkınca başlamışken bitirteyim moduna girdim. Ama daha yolu anca yarılamış olabilirim. Keşke tüm seriler için Türkçe altyazı şansım olsaymış. Maalesef çevrilmeye layık görülmemiş bir kısmı. 


Tüm hikayenin arasına sıkıştıran bu film SDF Macross ana serisinin 5. yılına özel hazırlanmış. Hikayedeki üç kişi arasında şekillenen aşk üçgeni nereye vardı ve nasıl sonlanmış gibi sorulara yanıt bulmamızı sağlıyor. Bir konu işlemekten daha çok şarkılar için hazırlanmış video klipleri içeriyor. Hal böyle olunca üzülerek Lijima Mari'nin berbat sesine katlanmanız gerekiyor.


Üçünün Hikayesi Nasıl Bitti? (Anlayıcığınız üzere Spoiler var. Tercih sizin)

 
Hikaru her ne kadar Lynn Minmay'in büyüsüne kapılsa da aynı yolda yürümeyi seçtiği kişi kendisine ilerleyen bölümlerde aşkını itiraf eden Misa olur. Bu durum Minmay'in kalbini kırar. Ancak sonunda her ikisiyle arkadaş kalmayı kabul eder. Hikaru ve Misa 2011'de evlenir ve bir yıl sonra Miku Ichijyo adını verdikleri bir kızları olur.
 
 
2012 yılına gelindiğinde Macross tarihinde uzay kolonizasyon sürecinin başlangıcında yer alırlar. Misa yeni SDG-2 Megaroad-01 gemisinin kaptanı,  Hikaru ise gemiye eşlik eden Valkyrie grubunun lideri olarak atanır.  Minmay ise veda konseri verir. Bu konserin tarihi 2012'dir. Sonrasında O'da koloni gemisi Megaroad-01'e biner.
 
 
2016 yılında Megaroad-01'da yer alan Misa, Hikaru, Miku ve gemi mürettebatı ve vatandaşlarıyla (arkadaşı olarak kalan ve gemiye binmiş olan Lynn Minmay dahil) kayıp ilan edilirler. 
 

Macross Deltası dünyasında, uzun süredir kayıp olan Megaroad-01'den sinyaller alınır. (Macross Delta Serisi) 
 
 
NOT: 

Macross Delta Anime televizyon dizisinde kimliği açıklanmayan Megaroad-01'den gizemli "Lady M" in Misa Hayese olduğu düşüncesi hakimdir. Çünkü kendisi Protokültür Savaşı'da terk edilmiş dünyadaki gizemli metinleri çözen ve şarkı metnini Minmay'e veren kişiydi.
 
NOT 2:
 
 Oav içinde Çalan Şarkılar: 

"0-G LOVE" by Mari Iijima
"Ai Oboeteimasu ka" (愛・おぼえていますか; Do You Rememeber Love?) by Mari Iijima)
"Cinderella (シンデレラ)" by Mari Iijima
"Silver Moon Red Moon" (シルバームーン・レッドムーン) by Mari Iijima
"Tenshi no Enogu" (天使の絵の具; An Angel's Paints) by Mari Iijima
"Watashi no Kare wa Pilot" (私の彼はパイロット; My Boyfriend Is a Pilot) by Mari Iijima
"Xiao Bai Long" (小白竜; Little White Dragon) by Mari Iijima
"Ai Wa Nagareru" (Love Drifts Away) by Mari Iijima

18 Ekim 2024 Cuma

Macross Plus (1994) (Movie/OVA)

Orijinal Adı: Macross Plus

Japonca Adı: Gekijouban Makurosu Purasu 

Yapım Yılı: 1994

Türkiye Yayın Kanalı: Yayınlanmadı

OVA Bölüm Sayısı: 4 / Movie Versiyon

Bağlatılı Anime: Macross 7'nin  sequel'i

Tür:  Bilimkurgu, Mecha, Space Opera, Askeri, Romantizm, Müzik

Milattan sonra 2040 yılı, ilk Zentradi saldırısının üzerinden 30 yıl geçmiş insanoğlu gerek asi zentradilere karşı savunma hattını güçlendirmek gerekse kendine yeni ufuklar açmak için uzayda kolonileşmeye başlamıştır. Bir sınır devriyesi olan Isamu Dyson sorumsuzca ve başıboş hareketlerine artık dayanamayan komutanı tarafından bir zamanlar yaşadığı Eden Kolonisi'ndeki SuperNova projesi için test pilotu olarak gönderilir. 

Gençlik yıllarından arkadaşı, kendisi gibi bir pilot ve aynı zamanda bir Zentraidi olan Guld Goa Bowman halen orada yaşamakta ve New Edward üssünde test pilotu olarak çalışmaktadır. Biri diğerinin gelişini öğrendiğinde yedi yıl önce aralarında örülen ve dostluklarının bitmesine neden olan duvarın sebebi gizemini korurken galaksinin en büyük süperstarı yapay zeka ürünü Sharon Apple menajeri Myung Fan Loan eşliğinde konser vermek amacıyla Eden Kolonisi'ne gelir.


Editörün Gözünden:

 - Yapım yılı 1993. Konuda iki şey dikkati çekiyor. Yapay Zeka ve Sanal olarak üretilen ancak insanların zihinlerini kontrol altına alabilen bir teknolojiyi barındıran İdol Sharon Apple. (Yıl 2024 ve ikisine de aşina durumdayız. Yapay zeka bombardımanı üretilmiş programlar hayatımıza girdi. Vocaloid gibi sanal idoller Japonya'da popüler. Sosyal medyadan yine üretilmiş benzer karakterler sahiplerine binerce takipci ve yüz binlerce dolar kazandırıyor. Ürkütücü değil mi? Sizce sırada ne var?)

- Macross hikayeleri içinde en zayıf ve saçma bulduklarımdan biri bu yapım. Bir yerlerde zihin kontrolü ile uçak uçurabilen pilotlar var. Ama dünyada insanız hava aracına geçilince elemanlar işimiz yarım kaldı, pilota ihtiyaç olmayacak mı moduna girdi. Ayrıca dünya yüzeyi yaşanılmayacak hale gelmemiş miydi? Nasıl 30 yıl gibi kısacık bir sürede bu derece şehirleşebildi?

- Seri Macross 7 ile ilişkilendirilmiş ama benim açımdan pek devam ya da yan hikaye gibi bir izlenim verdi diyemem.

- Macross severlerin bu filmi el üstünde tutup Macross: Lovers Again'i dışlaması garip. bana göre tam tersi olmalıydı. Bağlantılı animeler listesinde "Alternatif Evren" olarak tanımlanmış ki bana hiç kopuk gelmedi sunulan konu

- 90'lı yılların bir yerinden itibaren Slayers, Monster Rangers, Nadia gibi serilerde de görüleceği üzere animelere saçma saçma çizim stilleri eklenmeye başlamıştı. Bu filmde en çok karakter çizimlerindeki oran sorunu, yüzlerde kendini belli ediyor. Bir yıl öncesinin Macross 2: Lowers Again yapımının kalitesine bakın bir de buna. Facia!!!! Ben şu stili farkına vardığımdan beri oldum olası bu tarzı yansıtan animeleri izleme listemden uzak tutarım. Bunun haricinde tek görsel artısı neyse ki dış mekan çizimleri kesinlikle etkileyici ve hoş duruyor. 


Diğer Macross Konu Başlıkları İçin Tıklayınız

 

1. Super Dimension Fortress Macross / Robotech (1982) 

2. The Super Dimension Cavalry Southern Cross (1984)

3. Genesis Climber Mospeada (1983)

4. Macross: Do You Remember Love? (1984)

5. SDF Macross: Flashback (OVA) (1984)

6. Macross: Lovers Again (1993)

8. Macross: ZERO (OVA) (2002)


SDF Macross 2: Lovers Again (1993) (Movie-OAV)

Orijinal Adı: Super Dimensional Fortress Macross II: Lovers Again

Japonca Adı: Chojiku Yosai Macross II - Lovers Again (Japanese)

Diğer Adları: Macross II: The Movie

Yapım Yılı: 1993

Türkiye Yayın Kanalı: Yayınlanmadı

OVA Bölüm Sayısı: 6 / Movie Versiyon

Tür:  Bilimkurgu, Mecha, Space Opera, Askeri, Aksiyon, Macera, Romantizm

M.S. 2089. I. Uzay Savaşı'nın hem insanlığın hem de Zentraedi ırklarının hayatlarını değiştirmesinden bu yana 80 yıl geçmiştir. Güneş Sisteminde "Marduk" adı verilen yeni bir uzaylı ırkı ortaya çıktığında her iki ırk da Dünya'da huzur içinde, barışı paylaşmaktadır.

Giriş: Scramble News Network (SNN) için çalışan araştırmacı bir gazeteci Hibiki Kanzaki, insan kültüründen izole edilmiş bir gemide güzel ve esrarengiz Ishtar'la karşılaştığında büyülenir. Gerçekte Marduk'a mensup şarkı söyleyerek zihinleri kontrol eden bir "Öykünücü" olan İştar kendi benliğini bir süre için yitirmiştir. Hibiki kızı o sırada adı henüz bilinmeyen düşmandan korumak üzere Valkyrie pilotu Silvie Gena'nın yardımını alır. Birlikte Dünya'ya geri dönmek yeni bir istila tehditine karşı askeri güçleri eski Macross kalesini yeniden etkinleştirmeye ve Dünya'yı bir kez daha savunmak üzere harekete geçirmeye ikna etmelidirler.

 
Konu şöyle başlıyor: Scramble News Network (SNN) için çalışan araştırmacı bir gazeteci Hibiki Kanzaki askeri üst düzey bir komutan Kaptan Exxegran ve kadın pilot Teğmen Silvie Gena hakkında haber üretmek üzere bir otelde kılık değiştirerek pusuya yatmış haldedir. görünüşe göre ucuz magazin haberciliği peşindedir. Kamerasını çıkarıp çekim yapmaya ve ikiliyi "geceyi geçirmiş" görüntüsünde sunmaya  başladığında aldığı cevap genç kadından okkalı bir yumruk olur. Ancak bu onu durduracak değildir. Ertesi gün ofiste patronu tarafından orduya hitaben özür mektubu yazması istenince çileden çıkar. Öncesinde kapıda deneyimli gazeteci Dennis'den bir kuple etik dersi alır. Nedendir bilinmez ama askeriye ile bir derdi var gibidir.

Haber binasından öfke içinde söylenerek çıktığında önceki günkü okkalı yumruğunun sahibi Silvie Gena aracıyla kendisini beklemektedir. Tenha bir noktada tartışmaya başlamışlardır ki enerji şimşekleri eşliğinde SDF Macross 1 benzeri devasa gemi gökyüzünü delerek belirir. Kavgayı şimdilik sonlandırdığını belirten genç kadın savaşması gereken tek düşmanın o olmadığını vurgular. Soluğu patronunun ofisinde alan Hibiki bu taze olay için gönderilmeyi talep eder ama gelen telefon kendisini lisansını taşıdığı Valkyrie pilotu sıfatıyla görece çağırmaktadır...

Uçağa adımını atmıştır ki birinci pilot koltuğunda gazetecilik hakkında afilli sözler söyleyen ve o anda sarhoşlık izlerini taşıyan Dennis'i görür. Memnuniyetsizliği had safhadadır ama üstü olması nedeniyle emrini uygular ve uçağı havalandırır. Uzay gölgesinde Zentrandi olduğu anlaşılan onlarca gemi belirmiş haldedir. Kaptan Minmay Operasyonu adı ile kalkış emri verir. Şarkılar düşmanı beklendiği gibi etkisiz hareketsiz kılarken karşı saldırı başlatılır. Ancak bir başka ses ansızın müziği böler ve etkisini yok eder. Durum bir anda aleyhe döner.

Hibiki ve Dennis için savaş zorludur. Yoğun saldırıdan korunmak ve doğru haber kaynağı elde etmek için en yakın uzay gemisine giriş yaparlar. Görükleri ilk şey bir bölmede uzanmış, kendinden geçmiş halde yatan genç bir kadındır. Dahası devasa değil kendi boyutlarındadır. bir Meltran değildir. Denis kadını kokpite almaya karar verir. Ancak kendisi henüz binmemişken saldırıya uğrarlar. Hibiki adamın ölümüne tanık olur ama başka yapabileceği bir şey yoktur. Ofise dönüp durumu paylaşır. Kayıtları iletir. Getirdiği kişiyi ise gizli tutar. Uzaylı kıza dünya için tehlike arzeden şeyleri açığa çıkaracak bir delil gözüyle bakmaktadır.

Misafiri uyandığında bitkin ve korkmuş haldedir. Adının İştar olduğunu söyler. Genç adam bir yandan her saniyeyi kayıt altına almak üzere kamerasını çalıştırır. İletişim için Zentraedi dilinde konuşur. Anlayamadığını fark edince biraz da zor kullanarak kulağına ufak bir aparat yerleştirir. Sonrasında nezaketsizliği için özür diler. Kız adamın anlattıklarını dinlerken dünya insanları ve Zentradilerin birlikte yaşadıklarını öğrenince şaşırmış gibidir. 

Yine de her şeye oldukça yabancıdır. Dışarda enerji akışı için sirenler çalınarak anons verilir. Endişeli bir yüzle gördüklerini izlerken Hibiki bu teknolojinin dünyaya onlar tarafından gönderilen gemiden geldiğini ekler. Kız yükselen enerjinin Alus gemisine ait bir kaynak olduğunu düşünmektedir. Haberlere odaklanmış görünen Hibiki onu dilemez. Ekranda daha önce kaydettiği hiçbir şey yoktur. Sadece zafer görselleri vardır. Ordunun halkı manipüle edip medyayı sansüre mecbur ettiğini anlayınca öfkelenir ve haber bürosunu arar. Tabi sözleri bir şeyi değiştirmez. Bu arada fark eder ki misafiri odada değildir. 

Dışarda dolaşmak Ishtar'ın daha fazla korku duymasına neden olur. Neyseki Hibiki çok uzaklaşmadan onu bulur. Dünyayı daha fazla deneyimlemesi için  eski dünyadan arkeolojik kalıntıları, katedralleri, ya da Çin Seddi'nin bir bölümünü sergileyen Kültür Parkı'na gitmeyi teklif eder. Silvia ise uzaktan onu izlemektedir. Sonrası ise tam bir karmaşadır. Düşman bu kez bulundukları noktayı hedef alır. Silvia Hibiki'nin yanunda gezdirdiği kızın Uzaylı mekaniğinden çıkan yabancı ve kızın iletişim içinde olduğunu görür. Ancak Ishtar bileğindeki bilekliği yere atıp kırar ve adamın gel çağrısını kabul etmez. İşler artık iyice tuhaflaşmıştır.

Haberler yeni görüntüleri ekrana taşır. Saldırıyı gerçekleştiren araçlar sekiz yıl öncesi Zentraedi mekanikleriyle benzerlik göstermektedir. Hibiki kimliği konusunda konuşmaktan kaçınan Ishtar'ın şimdilerde bir anıttan fazlası olmayan eski Macross SDF 1'i görmek için yanıp tutuşmasına bir anlam veremez. Şehrin dışına motoruyla giderler. Yolda onları gören Silvie bir kez daha peşlerine takılır. 

Girişi rahatlıkla geçip hala çalışır durumdaki asansörle terkedilmiş köprüye çıkarlar. Her yer karanlıktır. Hibiki aydınlatma için birşey getirmediğine hayıflanırken kız sadece ekrana elleriyle dokunur ve cihazlar aktive olur. Gördükleri karşısında soru sormak için artık doğru zamanın geldiğini düşünen genç adam doğrudan kıza "Kimsin?" der. Aldığı cevap beklediği gibi Meltran değil Marduk'tur. 

Savaşçı bir ırk olarak tanımlar kendilerini. Daha  da fazlası, işgalcidirler. Kendisi de bir "öykünücü" yani sesle kontrol edendir. Zentreadi'ler ise evrendeki hakimiyet altına aldıkları ve kontrol ettikleri bir ırktır. Açıklamanın bu kısmına dinleyen sadece Hibiki değildir. Silvie varlığını belli eder. Kızın düşman saflarından biri olduğunu anlaması ve Hibiki'ye hesap sorması kaçınılmazdır. Ama adam daha çok ordunun çıkarları için halkı manipüle etmesinden dem vurmaktadır. Kadına göre ise hepsi halkın iyiliği içindir. Şimdilik ikisini rahat bırakacağını söyler ama uzun süre beklemeyecektir.  

Askeriye'nin propaganda aracı müziktir. Ay Festivali'nin Yıldızı Wendy Rider oalacaktır. Ishtar yıkım getiren sesin haricinde keşfettiği bu yeni müziği dinlemek için ısrarcıdır. Bu kez konser alanı ay yüzeyine seyahat ederler. Pilotlar da gösteri uçuşu için oradadır. Elbette huzuru bozmak için Marduk bu kez orada olacaktır. Ishtar barış ve sevgi içeren şarkılar için evine dönse de ikna konusunda başarılı olamaz. Kendi ırkı tarafından alıkonulur.

 
Hibike ve çeyrek Mentradi olduğunu öğrendiğimiz Silvie ise düşman ana gemisine girmeyi başarır. Marduk'un kontrolündeki bilinçsizce yatan istiflenmiş Zentraidi ordusunu kayıt altına alıp uzaklaşırlar. Durumu medyaya yansıtmaları ise hoş karşılanmaz. Askeriye tarafından gözaltına alınır. Hücresinden kaçmasına ize Silvie yardım eder. Elbette Marduk beklemede kalacak değildir. Eğer İştarın anlattıkları doğruysa onların saldırısını durduracak yegane şey SDF Macross 1'in halen çalıştığını düşündükleri ana silahıdır. Ishtar'ın şarkısı kendisi gibi tutulan tüm diğer Emulatorleri uyandırır. Bir kez daha zafer insanlıktan yana kazanır. Marduk'un tiran lideri Ingues bertaraf edildikten sonra taraflar barış anlaşması imzalar. Ishtar Hibiki ve Silvie'ye veda eder.

NOTLAR:

Uzaydaki yeni tehditin adı Marduk... Öyle ki insanlığa müzikle yenilen Zentradileri, bir başka ses frekansında kontrol eden ve köleleştiren yağmacı bir medeniyettir. Ülkelerine barış getireceğine inandıkları Alus'un Gemisi ise SDF Macross 1'dir.

Editör Yorumu:

- Her sorunu şarkıyla çözüp barışı sağlamak artık biraz sığ ve absürt kalıyor ama ne yaparsınız Macross hikayesinin özünde zaten bu var. 

 - Silvie ve Hibiki ne ara yakınlaştı da aşık oluverdi o kısmı anlayan varsa bana da söyleyiversin:)

- SDF Macross 2: Lovers Again hakkında internette yazılıp çizilen şeylerin yarısı yalan yanlış. Konuyu anlamak için hikayenin ana unsuru Marduk nedir? sorusuna yanıt bulmak samanlıkta iğne aramak için dalış yapmak gibiydi. Yazıların büyük bölümü saçma biçimde Zentradi deyip geçmişti ki bu yanılgı nasıl oluşmuş anlamak zor. Herhalde yazarların çoğu birbirini kopyalamış, filmi izlememiş bile.

- Karakter ve çevre çizimleri çok güzel. Keyifle izledim. Mecha'da bu stil için diyebileceğim tek şey "Ne varsa 90'larda var". Gerçi bir yıl farkla Macross Plus'ın bu yönü çok kötüydü. İş yapımcı firmada bitiyor herhalde:)

- Macross severlerin Macross Plus'ı bu filmi el üstünde tutup Macross: Lovers Again'i dışlaması garip. bana göre tam tersi olmalıydı. Bağlantılı animeler listesinde "Alternatif Evren" olarak tanımlanmış ki bana hiç kopuk gelmedi sunulan konu

TARİHİ NOT:

Marduk Mezopotamya'daki geç dönem tanrılarından birinin adıdır. Hammurabi zamanında Babil medeniyeti Babil panteonunun başı olarak tapınılmaya başlanmıştır. Babil yaratılış destanı olan Enûma Eliş'te Babil'in koruyucu tanrısı ve tanrıların en büyüğü ilan edilmiştir. İştar (Ishtar) / Sümerce kaynaklarda adı Inanna: Mezopotamya tanrılarından biridir. Adı aşk ve savaşla bağdaştırılmış tanrıçadır. Kendisine ait yazılı kaynak bulunan ilk ilahi güçtür.


Diğer Macross Bağlantısı İçeren Yazılar:

 

1. Super Dimension Fortress Macross / Robotech (1982) 

2. The Super Dimension Cavalry Southern Cross (1984)

3. Genesis Climber Mospeada (1983)

4. Macross: Do You Remember Love? (1984)

6. SDF Macross Flashback (1987 ) (OVA)

5. Macross Plus (1994 ) (OVA/Movie)

6. Macross: ZERO (OVA) (2002)