22 Kasım 2019 Cuma

Fate Serisi (2006-?)


Sağlam konulu animelere hasret biri olarak uzun bir geçmişi olan bu seriyi şimdiye dek izlememiş olmama kendim de şaşırdım. Açıkçası ara ara indirdiğim yapımlara bakıyorum ve çoğunu da yarım bırakıyordum. Şimdi fate için aramalara girişmiş ve eksik serilerin peşine düşmüş haldeyim. Hikaye dallanıp budaklanmış ve öncesi, sonrası yan serilerle başını alıp gitmiş durumda. Netteki izleme listelerine karşın ben yapım yılına göre izlemeye karar verdim. Bakalım Fate ne kadar kalıcı olabilecek.  Şu kadarın söyleyebilirim ki hikaye 4 ana seri ile yerli yerine oturuyor diyebiliriz. Ancak birbirini takip ederek izlemeye başlayınca diyebilirim ki biraz boğuldum ve hikayelerin bazısı keyif almaktan uzaktı. Ki bu başlayıp derli toplu bir şekilde bitireyim diyerek yola çıktığım 3. deneme oldu.
 
Fate Neyi Anlatır?
Hikaye, geçmişi Hristiyanlığın doğduğu dönemlere uzanan ve elde edenin dilekleri yerine getirebilecek güce sahip Kutsal Kase'yi bulma mücadelesini merkeze alır. Buna göre önce genellikle ünlü büyücü ailelerinden gelen 7 büyücü seçilir. Bunlar kendilerine tarihten gelen kahramanlarının ruhunu taşıyan bir hizmetkar çağırır. Sonrasında bu 7 hizmetkar arasında Kutsal Kase Savaşı olarak adlandırılan ölümüne bir savaş meydana gelir ki hayatta kalmayı başaran kutsal kaseyi kazanmış olur.
 
1. Fate/Stay Night  (2006): İlk seridir. Dolayısıyla çok da eleştirilir eksikleri açısından.

2. Fate/Stay Night: Unlimited Blade Works : Herkes asıl seri bu yukarıdaki değil dese de bunu da sevdim diyemem. Bunda hissetiğim bezginliğin ve ve farklı son olayının da etkisi olabilir.
 
3. Fate/Stay Night Heaven’s Feel Film Üçlemesi: Yetişkin öğeler içeren yapım yukarıdaki ilk iki serinin film  versiyonu olarak kabul edebiliriz sanırım. Benim en tuttuğum yapım bu oldu.

Geçmişte ya da farklı evrenlerde geçen diğer yapımlar:

4. Fate/Zero. (Prequel'dir. Olayların 10 sene öncesini, 4.Kutsal Kase Savaşını anlatır.)
 
5. Fate/Apocrypha (2017): 
 
6. Fate/Grand Order: 
 
İkiye ayrılıyor. 
 
a. Fate/Grand Order: First Order (2016): Bana göre dikkate değer. Ancak tamamen farklı bir yapısı var. Yukarıdakilerle bağlantısı yok. Yarım kalmış. Devamı olacak mı bilmiyorum.  
 
b. Fate/Grand Order: Zettai Majuu Sensen Babylonia (2019): Hikaye geleceği düzeltme adına geçmişe gidilmesi üzerine kurulu. Babil ıralı Gılgamesh, İsthar gibi tarihsel kişiklerin renklendirdiği iyi sayılabilecek bir konusu var aslında. İzlenebilir. Ancak bana biraz biraz kopuk hissettirdi.
 
7. Fate/Grand Order The Movie: Divine Realm of the Round Table: Camelot Wandering; Agateram:  Ülkemiz sinemalarında da gösterime giren filmin isminin uzunluğuna bakınca kaçasınız geldi mi bilmiyorum:) Hikaye MS 1273'te çöle dönen kutsal toprakların merkezi Kudüs'te aüç büyük güç birbiriyle savaşmaktadır. Gezgin şövalye Bedivere ve beraberindekiler Chamelot şehrine uzanan maceraya atılır. Yuvarlak masa şövalyeleri ve Kral Arthur farklı bir biçimde karşımıza çıkar.

Bilgi Kaynakları:

Fate Stay Night (2006):
 
 
24 bölümlük diziye bir girizgah yapalım. öğrencisi Shirou Emiya, küçükken ailesini kaybetmiş ve koca bir şehri yutan büyük bir yangının ardından hayatta kalan tek kişi olarak gözlerini açtığında Kiritsugu Emiya tarafından evlat edinilmiştir. Dünyada uzun zamandır belli aralıklarla tekrar eden yedi büyücü ve onların yedi hizmetkarı arasında gerçekleşen Kutsal Kase (Holy Grail) Savaşı'ndan habersiz sıradan bir hayat sürmektedir. Günün birinde hizmetkar Saber çağrısı ile dünyaya geldiğinde efsaneye gerçeğe dönüşür. Savaşta yer alacak yedi büyücü ustasından biri olduğunu öğrenir. Hayatta kalıp kazanırsa, efsaneye göre dileği gerçekleştiren Kutsal Kase'ye sahip olacaktır.


Notlar:
* Hikaye büyücü Merlin ve Kral Artur efsanesinden izler taşır
* Aynı kaynaktan geliyor olsa da Shingetsutan Tsukihime ile karıştırmayın. Benim yaptığım gibi. 
 
 

7 Kasım 2019 Perşembe

Violet Evergarden (2018)

Violet Evergarden (2018) Konusunda değil belki ama şu görselliğin içine girip yaşayabilsem, keşke beğendiğim her animede şu tasarımı görebilsem dediği yapımdır. Alternatif bir dünyada geçer. (1.Dünya Savaşı devri atmosferi hakimdir.) Bana göre göz alıcı muhteşem görsel ziyafeti ve kırılgan hikayesiyle uzun zamandır izlediğim en iyi seriyi tanıtmak için aslında çok geç kalmışım. Ancak hayat koşuşturması içinde izledikten sonra nedense unutup gitmişim. Sinema filmleri İnternete düşünce yazı paylaşmadığımı fark ettim.
 

Büyük Savaş dört yıllık uzun bir çatışmanın ardından bittiğinde Telesis kıtasında hayat normale dönmeye başlamış gibidir. Çocuk yaşta bir savaş silahı olarak eğitilen ve askeri geçmişe sahip soylu bir ailenin büyük oğlu tarafından eve getirilen Violet, O'nun erkek kardeşi Binbaşı Gilbert'ın himayesine bırakıldığında adı bile olmayan, duygudan yoksun, bir insandan çok yabani bir yaratık gibidir. Binbaşı Gilbert emirlerin önüne geçemeyeceğini ve O'nun başkaları tarafından çizilmiş kaderini değiştiremeyeceğini farkındadır. Hatta öyle ki zaman zaman kıza yapmak zorunda bıraktığı dehşet verici şeyler kendi ruhunu da yaralamaktadır. Öte yandan Violet için kendisini bir araç ve silah dışında insan yerine koyan genç adam dünyasının merkezi kaline gelmiştir. Savaşı bitirecek son çatışmalardan birinde Violet ağır saldırı altında vurulan binbaşıyı kaybeder ve ciddi şekilde yaralanır. 
 

Haftalar sonra bir hastane odasında uyanır. Uzun bir iyileşme sürecinden sonra Gilbert’in yakın arkadaşı Albay Hodgins, O'nu alır. Binbaşının son isteğini yerine getirerek koruyucusu olacak ailenin yanına, Evergarden'lara götürür. Ancak Violet orada kalmak istemez. Sözleri sert, yalın ve hatta biraz duygudan yoksun gibidir. Aslında bu daha çok normal bir insan gibi yaşamayı bilmeyişindendir. Onu gördüğü son gün Binbaşı Gilbert'in söylediği ve ne kastetiğini bilmediği sözlerin anlamını çözmek zorundadır. Bu nedenle Evergarden'larla yaşamak yerine Albay Hodgins'in şirketi CH Postahanesi'nde çalışmaya seçer. Burada insanların düşüncelerini ve duygularını daktilo yardımı ile kağıda aktaran bir "Otomatik Anı Kuklası" olarak çalışmaya başlar. (Bizdeki karşılığı mektup yazmanlığı olarak düşünülebilir.)
 

Hikaye bahsi geçen şehir ve ülke adlarından yola çıkarak fantastik bir dünyada kurgulanmış görünse de bana daha çok 1. Dünya Savaşı'na alternatif bir evren tasarlanmış hissini uyandırdı Ağır tempoda ilerleyen ancak duygusal yoğunluğu ağır basan bir tarafı var. Açıkçası ilk izlediğimde öyle göklere çıkartıldığı kadar "wow" dedirmemiş hatta bu kadar güzel görselliği varken hikaye ne garip, harcanmış demiştim. Ve ilk izlenimimi ikincisinde değiştiren pek animeye de denk gelmem. Bu anime o nadir örneklerden biri oldu benim için. Konulara ince dokunuşlar yapan sağlam bir duygu akışı sunuyor izleyiciye. Dönem hikayelerini seviyorsanız ve duygusal modda bir şeylere kaymak isterseniz tam da size göre olabilir.


Not: Seri hatırı sayılır bir izleyici kitlesi bulunca iki devam filmi geldi. İlki Violet Evergarden Gaiden Light Novel'de alınmış. İkinci film final niteliğinde ve birçok soruya cevap bulmamızı sağlıyor. Ancak bence bu filmden önce bir Gaiden serisi yapılmalıydı. Hikayenin devam etme durumu kalmadı.

Filmler hakkında bilgi almak için editörü olduğum sitedeki yazdığım tanıtımlara göz atabilirsiniz.
 


Rainbow Nisha Rokubou no Shichinin (2010)


Blogumda güncel anime serisi olan tek yapımla karşınızdayım. Konusu hayli rahatsız edici bir gerçeklikle sarsıcı biçimde insanı kendine sararken bir dönem hikayesi tanıdık yönleriyle dikkat çekiyor. 1955 yılı. Savaşın izlerini ve sefaleti iliklerine kadar hisseden ülkede bir gurup çocuk işledkleri suç sonrası hapishaneye düşer ve burada şiddeti, işkenceyi ve istismarı yaşarlar. Onların o mekanda ayakta kalabilmelerini sağlayan yetenekli ve göz kara Sakuragi Rokurouta ise cehennemden çıkabildiklerinde hayatları için hesaplaşma sürecine girerlerken yol göstericileri ve liderleri olur.


Hikaye bana Brad Pitt'in en iyi rollerinden birini izlediğim Sleepers (Kardeş Gibiydiler) filmini  anımsatmıştı.